Tüm alanlarda insan çabasıyla topluma yapılan katkılarda üstün zekâlı ve yetenekli olarak nitelediğimiz kesimin payı büyüktür. Bu nedenle, üstün zekâlı ve yetenekli bireylerin eğitimi tüm dünyada önemli bir konudur demokrasi ile yönetilen ülkelerde, her bireye eşit eğitim olanaklarının sunulması büyük önem taşır. Bu, aynı zamanda temel insan haklarından da biridir. Bu noktada, eşit eğitim olanaklarının aynı eğitim fırsatları olmadığı konusuna da açıklık getirmekte yarar vardır, çünkü üstün zekâlı öğrenciler eğitim ve öğrenim açısından farklı özelliklere sahip oldukları için, farklılaştırılmış bir müfredat programı gereksinimi içindedirler. Bu nedenle, farklı özellikler gösteren üstün zekâlı öğrencilere farklılaştırılmış eğitim olanaklarını sunmayı reddetmek, ne demokrasi ile ne de insan haklarıyla bağdaşmaktadır.
Durum böyle olmasına karşın, maalesef üstün zekâlı ve yetenekli çocuklar genelde karşılanmayan gereksinmeleri nedeniyle, sınıf etkinliklerinde yüksek düzeyde kırıklık yaşarlar. Geleneksel okullarda ve normal sınıflarda, çok soru sormaları, kuralları, yöntemleri sorgulamaları ve çalışmalarını herkesten önce bitirmeleri nedeniyle, problem çocuk olarak algılanabilirler.
Toplumun başarı potansiyellerinden ve üst düzey yeteneklerinden dolayı üstün zekâ ve yetenekli bireylerden, insanlığı tatmin edici yarınlara taşımaları konusunda yüksek beklentileri vardır. Üstün zekâlı öğrencilerin eğitim gereksinmelerine uygun olarak sınıf-içi ve sınıf-dışı etkinlik düzenlemelerine gidilmezse, üstünler bu beklentileri mantıksal bir temele dayanmayan haksız istekler olarak algılar. Eğitim gereksinmelerinin karşılanması halinde ise, bu tür öğrencilerin yeni keşifler ve icatlar yaparak, hastalıklara yeni tedavi yöntemleri bularak, potansiyellerini sanat alanlarına da yansıtarak, sadece kendi ülkelerindekilere değil, bütün insanlığa katkıda bulunmaları olasıdır. Bu gençler, gelecekte, ülkeyi çağdaş uygarlık düzeyine taşıyacak her tür yenilik, buluş ve ilerlemeleri yapabileceklerdir. Onlar geleceğin araştırmacıları, yaratıcı sanatçıları, teknik elemanları ve bilim adamları, toplum liderleri olacaklardır.
Bu durumun farkında olan pek çok ülke son yıllarda üstün zekâlı ve üstün yeteneklilerin eğitimi için önemli adımlar atmış bulunmaktadırlar. Bu atılımın gerekçelerine, yukarıdaki toplumsal ve insani refaha ek olarak aşağıdaki sayıltıları eklemek mümkündür:
- Okullarda genel müfredatın gerektirdiğinden çok daha fazla ve derin öğrenme .
yeteneğine sahip bir grup çocuğun olduğu ve
- Bu çocuklara normal akranlarına uygulanandan farklı bir eğitim uygulamak, alternatif öğretim yollar ve yöntemleri araştırmak için harcanacak çabanın genel eğitim öğretim düzeyine de katkıda bulunacağı ve dolayısıyla genel eğitimin de niteliğinin artacağı varsayımı.
Konuya bu varsayımlar doğrultusunda baktığımızda göz önünde bulundurulması gereken üç gerçek karşımıza çıkmaktadır. Birincisi, kapsamlı bir tarama ile farklı alanlarda yetenekli çocukları keşfetmemiz gerektiği gerçeğidir. Çünkü bu çocukların çoğu kendiliğinden ortaya çıkmazlar. Biz gerekli müdahaleyi yapmaz isek büyük yığınlar içinde yok olup gidebilirler. İkincisi, taranıp bulunan üstün zekalı ve yetenekli çocukların gelişimlerin, özel eğitim ve rehberlik önlemleriyle en uygun biçimde desteklemek gerektiği gerçeği. Var olan sıradan programların yaratabileceği sorunlara daha önce değinildiği için bu konuda tekrar açıklama yapılmayacaktır. Üçüncüsü ise, bu grubun kısa sürede hayata atılmalarını sağlayarak uzun süre verimli biçimde topluma katkıda bulunmalarını gerçekleştirmek gerektiği gerçeği.
Bu üç gerçeği göz önünde bulundurup üstün zekalı ve yetenekli çocukların tanılanması ve eğitimleri konularında gerekli adımların ilki süregelen eğitim ve rehberlik önlemlerinin yarar ve sakıncalarını değerlendirmeye almaktır. Bu adım türkiye’deki uygulamalar için önem taşımaktadır çünkü zaman kaybetmeden uygulamaların başlayabilmesi için amerika’yı yeniden keşfe gerek bulunmamaktadır.
Üstün zekâlı çocukların normal akranlarından farklı olan eğitim ve öğrenim gereksinimlerini karşılamak ve onların üstün özelliklerinden yararlanmak için dünyada çeşitli eğitim modelleri zaten uygulanmaktadır.
Özellikle amerika’da üstünlerin eğitim ve öğretimlerine ilişkin yönetimsel önlemlerin başlıcaları, hızlandırma (birinci sınıfa erken başlatma, sınıf atlatma, ders atlatma), gruplara ayırma (benzer özellikler gösteren öğrencilere birlikte çalışma imkânı elde etmeleri için uzun veya kısa süreli çeşitli düzenlemeler – özel sınıflar veya özel okullar, normal sınıflarda oluşturulan seviye grupları, yarım gün veya geçici gruplamalar, içeriği daha kısa zaman diliminde verme) ve zenginleştirmedir (süreç ve içerik açısından) (davis ve rimm, 1989; enç, 1979)
Bu modelleri kısa açıklamalarıyla madde madde inceleyecek olursak:
Okula erken başlatma: üstün zekalı olduğu erken yaşlarda ortaya çıkan çocukların takvim yaşına bakılmaksızın okula başlama yaşından bir ya da iki yıl erken başlatılması biçimindeki uygulamadır. Birçok ülkede bu uygulama yapılmaktadır. Savunucularına göre erken gelişmiş çocuğun okula alınmaması onun gelişimine engel olmaktadır. Ancak, ilk bakışta kabul edilebilir bir görüş gibi görünmekteyse de, çocuğun okula başladığı zamanki bedensel, toplumsal ve duygusal gelişimi dikkate alınmadan yapılırsa birçok sorunun ortaya çıkmasına neden olabilir. Okuldan hoşlanmama, duygusal ve toplumsal açıdan iletişim kurma zorlukları, küçük kaslarda bozulma, bedensel etkinliklerde yeterince gelişemediği için ortaya çıkacak başarısızlık sonucu kendine güvensizlik gibi. Türkiye’de ilköğretim kademesinde yönetmeliğin 41. Maddesi erken başlamaya imkân vermektedir.
Sınıf atlatma: çocuk okula başladıktan sonra, okul başarısına, uzman görüşlerine ve psikometrik ölçüm sonuçlarına göre, öğrenim ve zekâ düzeylerine uygun düşecek şekilde bir ya da iki sınıf atlatılmak suretiyle yapılan bir uygulamadır. Bu yöntemle çocuğun öğrenme hızına uygun bir hızlandırma yapılarak akademik gelişmesi sağlanabilir.
Bu uygulamanın en sakıncalı yanı, çocuğun sadece zihinsel gelişimini, düzeyini ve bilgisini dikkate alarak onu kendi akranlarından ayırıp yaşça daha büyüklerin, bedensel ve duygusal gelişim açısından farklı olanların yanına koyarak eğitmeye zorlamasıdır. Bu yöntemle üstün zekâlı bir çocuk, altı yıllık öğrenimi beş ya da dört yılda tamamlayabilir. Bu önlem özellikle terman araştırma grubunda ve ondan sonra oldukça yaygın kullanılmaya başlanmış ancak yukarıda değinilen temel sakıncanın örneklerinin gözlenmesinden ve özellikle ilköğretimde yapılan sınıf atlatmalarda öğrencilerin bilgileri arasındaki boşlukları doldurmada başarısızlıklar göstermelerinden dolayı sınırlandırılmıştır. Araştırmacılar bu uygulamanın ortaöğretimde ve özellikle üniversitede uygulanmasının söz konusu sakıncaları ortadan kaldırabileceğini ve iyi sonuçlar doğurabileceğini belirtmektedir. Bu uygulama, özel program, araç gereç, personel ve mekan gerektirmediği için pahalı olmayan bir eğitim önlemidir.
Bu uygulama türkiye’de sınırlı olarak ilköğretimde yukarıda değinilen yönetmeliğe göre uygulanmaktadır.