Son Haberler
Anasayfa / Haberler / Ailelerin ve Öğretmenlerin Uygulayabileceği Küçük Önlemler

Ailelerin ve Öğretmenlerin Uygulayabileceği Küçük Önlemler

 

Ailelerin ve Öğretmenlerin Uygulayabileceği Küçük Önlemler

Neden daha hassaslar?

Potansiyeli yüksek bireylerin farklı açılardan düşünebilme, aşırı duygusallık, eşzamanlı olmayan gelişim gösterme gibi özellikleri nedeniyle daha kırılgan olmalarından dolayı, depresyona girme açısından daha riskli bir grup olduklarını düşünen araştırmacılar da vardır (Gross, 1994).

Çünkü potansiyeli yüksek bireylerin sahip oldukları karmaşık ve üst düzey bilişsel yetenekleri, onların farklı düşünmeleri kadar farklı hissetmelerine de neden olmaktadır.

Neden?

Tasarlanmış programlarda eğitim aldıkları için akademik ihtiyaçları tam anlamda karşılanmaması Mükemmeliyetçi yapıları kendilerine has zihinsel ve duygusal özellikleri ve farklıdırlar ve farklı olmak, bu farklılık olumlu da olsa zordur toplumdan yabancılaşma, potansiyelin altında başarı gösterme ya da başarısızlık, özgüven eksikliği zihinsel farklılık, ahlaki ve duygusal gelişmişlik, mükemmeliyetçilik, aşırı uyarılmışlık, cinsiyete bağlı etmenler ve sosyal uyum

Zihinsel Farklılık

Muhakeme, hafıza, sorgulama, derin öğrenme ihtiyacı, problem çözme becerisi, soyut düşüncenin erken gelişimi ,sıra dışı sezgi gücü

Aktiviteler

Takdir Etme Günü:

Her insanın zayıf ve güçlü yönleri olduğunu hissettirmeyi amaçlar. (Özgüven – Mükemmelliyetçilik) haftanın bir günü, takdir günü olarak ilan edilir. Bu takdir gününde konuşulacak olumlu özellikler beyin fırtınası yapılarak tespit edilir. Sonra benzer olanlar bir araya getirilerek ve gerekli elemeler yapılarak, olumlu özellikler kategorisi oluşturulur. Bunlar; sosyal özellikler, ev sorumlulukları kurallara uyma, empati kurma, kendini ifade etme ve kendini kontrol etme gibi kategoriler olabilir.

Takdir günü gelene kadar herkes diğerlerinde beğendikleri, gözlerine çarpan özellikleri ve girdikleri kategorileri not ederler. Büyük gün geldiğinde herkes bunları paylaşır. Bir kişi olumlu davranışı nedeniyle kendini de örnek gösterebilir. Herkes kimi örnek gösterirse göstersin gerekçelerini açıklamak zorundadır. Sonra yapılan davranışın, o kategoriye girmeye hak kazanıp kazanmadığı tartışılır ve karar verilir. Aynı kategoriye belirlenen sayıda giren kişilere, o olumlu özelliği için takdir belgesi verilir. Her kategorinin takdir belgesi modeli grupça hazırlanır.

Miller’e (tarih) göre çocuklar bazen yanlış düşüncelere takılırlar ve bu düşünceyi taşımanın ağır yükünü kaldıramazlar. Derin ve depresif duygulara kapılabilirler. Özellikle potansiyeli yüksek çocukların olaylara farklı açılarda bakma, derin düşünme, gelişmiş muhakeme yeteneğine sahip olma ve irdeleme özellikleri bu düşüncelere takılıp kalmalarını pekiştirebilir.

Düşünce Durdurma Saati:

Etkinlikte, çocuklardan kafalarına taktıkları ve düşünmekten vazgeçemedikleri bir düşünceyi (kendileriyle ilgili) kâğıda yazmaları istenir. Bunlar bir kapta toplanır. Sonra herkes birer tane seçer. Herkes elindeki gibi bir düşüncenin nasıl hissettireceğini düşünür ve grupca paylaşır. Daha sonra herkes bir eş seçer. Eşler birbirlerine bu düşüncelerinin ne kadar yanlış olduğunu söylerler. Gerekçelerini açıklarlar. Örneğin çocuğumuz kendisinin çok şişman olduğunu düşünüyorsa ve bundan mutsuz olduğunu söylüyorsa, arkadaşı ona hiç de sandığı kadar şişman olmadığını söyler. Rahatsız olduğu kiloları varsa bununla baş etmenin değişik yollar olduğundan bahseder ve bunun bu kadar büyütülecek ve hayatı zehir edecek bir konu olmadığını söyler. Her çift bu etkinliği yaptıktan sonra, çiftler nasıl hissettiklerini grupla paylaşırlar. “Başkasının senin gibi düşünmemesi nasıl hissettirdi? Ne düşündürttü?” “Kendiyle hem fikir olmayan arkadaşının ileri sürdüğü gerekçeler sana bir şeyler fark ettirdi mi?” soruları sorulur. Cevaplar tartışılır.

Bu etkinliğin daha etkili olması için bir ön aşama yapılabilir. Bu ön aşamada gönüllü öğrenciler gerçekten akıllarından atamadıkları bir düşüncelerini paylaşabilirler ve sınıfça yukarıdaki basamaklar bu arkadaşlarının bu duygusuna uygulanabilir. Hatta ön etkinlik şöyle bir çalışmayla genişletilebilir. Gönüllü öğrenci kendine güvendiği bir arkadaş seçer ve o arkadaşına bir hafta boyunca günde 5 kez “Senin…..duyguna/düşüncene ….sebeple katılmıyorum, o yüzden bence kendini böyle üzmemelisin” deme görevi verilir. 1 hafta sonra gönüllü öğrencinin bakış açısında bir değişiklik olup olmadığı tartışılır. Bu ön etkinlikten sonra sınıf etkinliğine geçmek, öğrencilerin durumu daha iyi anlamalarına ve içselleştirmelerine neden olabilir.

Ahlaki ve Duygusal Gelişmişlik

Silverman’a (Akt. Lovecky, 1997) göre, ahlakî ve sosyal duyarlılık üstün yetenekli çocukların temel özelliklerinden birisidir.

Yüksek idealler, eşitlik ve adalet, toplumun ahlaki değerlerini sürdürme konularında takıntı düzeyine varan hassasiyet gösteren üstün yetenekliler, bu alanlarda ideallerine ulaşmak için de yoğun çaba gösterirler.

Piechowski’ye göre (Akt. Lovecky, 1997) üstün yetenekli çocukların ve gençlerin çok küçük yaşlarda, adalet, eşitlik, dürüstlük ve sorumluluk gibi konularda bu kadar büyük, yetişkin düzeyinde ideallere sahip olmaları onları duygusal anlamda zorlamaktadır. Bunun yanı sıra yetişkinlerden, yanlışlarını görmelerini ve düzeltmek için çabalamalarını beklemektedirler. Bu beklentilerinin gerçekleşmediklerini gördüklerin de ise büyük bir hayal kırıklığına uğramaktadırlar. Bu da onları depresyona iten nedenler arasındadır.

Aktiviteler

Ödüller:

Bu etkinlikteki amaç, başkalarına karşı aşrı mükemmeliyetçi olabilecek üstünlerin arkadaşlarının olumlu özelliklerini fark etmelerini, takdir etmelerini, uygun bir şekilde ifade etmelerini ve bu sayede onlara özgüven kazandırmak için çaba göstermelerini sağlamaktır. Etkinlikte şapkadan bir arkadaşın ismi seçilir. Bu kişi bir hafta boyunca gözlemlenir. O kişini sosyal ve ahlaki duyarlılığıyla ilgili hoşa giden her şey not alınır. Haftanın sonunda, bu kişi için bir hediye oluşturulur ve gözlemleri içeren bir konuşmadan sonra bu hediye ona verilir. Her hafta onurlandıracak yeni bir arkadaş seçilir (Burada arkadaş yerine aile bireyleri de gözlemlenebilir) (Silverman, 1994).

Kolaj kutuları

  • Buradaki amaç, kişinin kendi içine dönüp kendisiyle ilgili farkındalığını arttırmasıdır. Bunu sağlamak için bir ayakkabı kutusunun dışına, bir magazin dergisinden seçilen resimler yapıştırılır. Kutunun dışına yapıştırılan resimler, başkalarının bizde gördüğünü düşündüğümüz özellikleri temsil eder. Kutunun içine de bizim içimizi temsil eden resimler yapıştırılır. Kutunun içine kendimizle ilgili bildiğimiz özelliklerimizi tanımlarız, kutunu içini bir sır olarak saklayabiliriz (bu başlık altında işlendiğinde özellikler, ahlaki özelliklerle sınırlandırılabilir).

Mükemmeliyetçilik

Webb, Meckstroth ve Tolan (1994) özellikle mükemmeliyetçi ve idealist olan üstün yeteneklilerin, kendilerine çok yüklendikleri için depresyona girme ihtimallerinin yüksek olduklarını düşünmektedirler. Bu özellikteki üstün yetenekliler, yüksek not almamayı büyük bir başarısızlık olarak gördükleri gibi, var oluş, ölüm, hayatın anlamı, özgürlük, dışlanmışlık gibi konularda yüzleşmekte yaşıtlarına oranla daha çok zorlanırlar. Çünkü çok daha derinden sorgulama yaparlar.

Aktiviteler

ÖVGÜ ÇİZELGELERİ

Bu etkinlikte amaçlanan başkalarına özgüven kazandırmak ve başkalarının ve kendimizin olumlu özelliklerine karşı hassas olmaktır. Öğrenciye aşağıdakileri yapması söylenir:

Ortamda bulunan herkesin sırtına yağlı kâğıt yapıştır ve birer renkli kalem dağıt. Herkesin arkasına onda hoşlandığın şeyi yaz. Kişiye özel davran. Arada bir kalemleri değiştir ki, hangi özelliği kimin yazdığı belli olmasın. Yazının belli olmaması için her zamankinden farklı bir yazı tipi kullan.

Öncelikleri Belirleme

Mükemmeliyetçi çocuklarımızda geliştirilmesi gereken en önemli özelliklerden birisi önceliklerin belirlenmesidir.

  • Her hafta düzenli olarak katıldığın etkinliklerin bir listesini yap. Evde, okulda, arkadaşlarınla, vb. yaptığın her şeyi not et. şu anki ve gelecekteki hedeflerin ve değerlerin açısından en önemli etkinliklerin listesini yap. İkinci listeyi en çok önemliden en az önemliye doğru sırala. Şimdi ilk listene dön. Etkinlikleri en çok zaman ayırdığın davranışlardan en az zaman ayırdığın davranışlara göre sırala. İki listeyi karşılaştır.
  • Zamanının çoğunu senin için en önemli olan etkinliklere mi ayırıyorsun?
  • Eğer öyle değilse, zamanını iki listeni yakınlaştıracak şekilde nasıl yeniden düzenlersin?

Yastıkla Konuşma

(Bir Zen Hikâyesinden Alınmıştır)

  • İnsanlardan bir şeyler beklediğimizde ve onlar beklentilerimize cevap vermediğinde bunun nedenlerini irdelememiz gerektiğini öğretmeye çalışan bir çalışmadır. Herkesin kendi bakış açısından haklı olabileceği fikrini benimseterek bazen insanları olduğu gibi kabul etmenin herkesi daha mutlu edeceğini anlatmaya çalışır.
  • Birine kızdığında, bir yastığı sıkıca tut ve yüksek sesle senin haklı karşı tarafın haksız olma nedenlerini söyle. Sonra yastığı baş aşağı çevir ve diğer insanın haklı senin haksız olma nedenlerini söyle. Son olarak da yastığın arkasını öne getir ve iki tarafın da hatalı olabileceği tüm yanları söyle (Johnson, 1977, Akt. Silverman, 1994).

Her Zaman Mükemmel Olamam

Öğrencilerden bir dakikalığına her şeyde kendilerinin haklı olduklarını ve dünyanın geri kalanının yanlış düşündüğünü hayal etmelerini isteyin. Ailelerini, arkadaşlarını, öğretmenlerini vb. kişileri mutlu etmek, onların doğrularıyla hareket etmek zorunda olmadıklarını düşünsünler. Sona şu soruları sorun:

Bu düşünce sana nasıl hissettirdi?

Her zaman bu şekilde düşünebilir misin?

Hangi zamanlarda böyle düşünmen gerektiğini düşünüyorsun?

Bu sorular cevaplandıktan sonra sınıfta, başkalarının beklentilerine cevap vermekten yorulan üstün yetenekli öğrenciler için bir bölme hazırlanır. Buranın adı “kırmızı alarm” bölgesidir. Başkalarını mutlu etmekten yorulan çocuklar buraya gelir ve buradaki deftere duygularını yazarlar. Duygularını paylaşmak isteyenler yaşadıklarını sınıfta anlatırlar. Neden böyle stres olduğu, ne yapılırsa iyi

olabileceği ve benzer durumlarda olan arkadaşların fikirleri ve duyguları paylaşılır. Bu etkinliğin devamı sayılabilecek diğer bir etkinlikte ise tüm öğrencilere birer kâğıt dağıtılır. Hepsi iyi ve yetersiz hissettikleri özelliklerini yazarlar.

Örnek:

Resimde yaratıcı fikirlerim var ama, çizimim ve boyamam için daha çok çalışmam gerekiyor.

Matematikte iyiyim

ama,______________________________________________________

Benim için Senin İçin

Çocuklarımızdan her gün yapmakta oldukları işlerin, başarmak zorunda hissettikleri görevlerin, başarılı olup sevindiğin, başarısız olup üzüldüğün sorumluluklarının listesini çıkarmaları istenir. Daha sonra bunları kendi içinde:

Kendim için yaptıklarım,

Başkalarını mutlu etmek için yaptıklarım olmak üzere ikiye grupla.

Hangi kategorideki işler çoğunlukta? Sence bunun nedeni ne?

Bu durum olumlu mu, olumsuz mu? Bu durum seni nasıl etkiliyor?

Neden Başarısız Oldum?

  • Galbraith’in (1983) geliştirdiği bu etkinlik aracılığıyla öğrencilere başarısızlıklarına takılıp, sürekli bir üzüntü yaşamak yerine, başarısızlıklarının nedenlerini irdelemek öğretilmek istenmektedir. Bu sayede başarısızlık yaratan durum ortadan kaldırılabilir. Öncelikle çocuğumuzun/öğrencimizin notunun/başarının niçin beklenenden düşük olduğu düşündürtülür?
  • Konu mu kolay geldi?
  • Konu ilgimi mi çekmedi?
  • Moralim mi bozuktu?
  • Öğretmen ile bir sorunum mu vardı?
  • Ailemin/öğretmenimin bana yaptığı baskı, gerçekten benim başarısız olmamdan mı kaynaklanıyor. Yoksa onlara kendilerini başarısız hissettirmemden mi?
  • Bu iş/ödev için ne kadar çaba gösterdim? (Öğrenci kendini derecelendirir)
  • Bu işte daha başarılı olmam gerekli mi? Neden ? (Bir üst gruba geçmek için mi, toplumdaki rolüm için mi?)

Aşırı Uyarılmışlık

  • Lovecky’e göre (1992) uyarılma özelliği, yüksek enerji seviyesi, duygusal olarak tepkili olma ve merkezî sinir sistemindeki aşırı hassaslık olarak açıklanabilir. Eğer uygun uyarıcılarla karşılaşmazlarsa sıkılıp strese girebilirler. Bu yüzden bu özelliğe sahip pek çok üstün yetenekli öğrenci başladıkları işi bitirememe sorunuyla yüz yüzedirler.
  • Silverman (1993) bu özellikteki üstün yetenekli çocukların genellikle insan ilişkilerinde sorun yaşadığını ileri sürmektedir. Aşırı hassas olmanın getirdiği zorluklar yüzünden insanlardan kaçmayı tercih edebilecek olan bu çocukların tepkileri çok uç ve önceden kestirilemezdir. Bu yüzden problem yaratan tipler olarak görülürler ve akranlarından ve yetişkinlerden gerekli yardımı alma konusunda zorluk yaşarlar.
  • Aktiviteler

İyiki Demişim:

İnsanlardan kaçmanın bizi mutlu etmeyeceğini göstermek üzere geliştirilmiş olan bir etkinliktir. Bu etkinliğe başlamadan önce öğrencilere bir örnek verilir. Öğrencilere bir futbol maçı ve takımının gol yememesi için canla başla uğraşan bir kaleci hayal ettirilir. Maç esnasında,

Top kaleciye çarpabilir ve canını acıtabilir,

Top kaleye girebilir ve gol olabilir, kalecinin takımı maçı kaybedebilir,

Kaleci her gelen topu kurtarabilir ya da karşı takım kadar gol yemezler ve maçı kazanabilirler.

Burada üçüncü seçeneğin daha güzel ve arzu edilir olduğunun herkesçe kabul edilecek bir gerçek olduğu söylenir. Peki, herkesin göremeyeceği gerçek nedir?

Oyunun ve takımın bir parçası olmanın maçı kazanmaktan daha önemli olduğu! Çünkü üçüncü seçeneğin gerçekleşme ihtimali, buna yani bir takıma ve oyuna dâhil olmaya bağlıdır. Yani bazen büyük mutluluklar için büyük riskler alıp çok çabalamak gerekebilir.

Bu örnekten sonra öğrencilere sosyal ilişkilerde yaşanabilecek benzer olayların neler olabileceği sorulur. Sosyal anlamda çaba göstermek bazen hayal kırıklığına neden olsa da buna değer mi? Herkes bize bizim istediğimiz gibi davranmadı diye tüm arkadaşlıklarımızdan ve çabalarımızdan elimizi eteğimizi çekmeli miyiz?

Öğrencilerle sosyal ilişkilerde benzeri sorunlar yaratabilecek durumlarla ilgili beyin fırtınası yapılır. Bulunan fikirlerin içinden sınıfça 1 tanesi seçilir ve bu olayın olumsuz yanları tartışılır. En sonunda her şeye rağmen bunu denemiş olmanın iyi yanlarının neler olduğu konuşulur.

Cinsiyete Bağlı Etmenler

  • Kline ve Short (Akt. Ryan, 1999), kendini ve özelliklerini saklama tutumunun, üstün yetenekli kızlarda daha yoğun olarak görüldüğünü düşünmektedir. Maskeleme, genellikle üstün yetenekli olunduğunun farkına varılan ortaokul çağlarında gözlenmeye başlar. Carol ve Gilligan’a göre (Akt. Ryan, 1999), 11-12 yaşlarındaki üstün yetenekli kızların gerçek benliklerini kaybetme nedeni genellikle toplum baskısıdır. Clark, üstün yetenekli kızların ergenliğe geçişte geleneksel rolün gereksinimlerine cevap verme çabasıyla, zihinsel yeteneklerini saklama çabasını birleştirdiklerini, bunun da çok ağır bir yük olduğunu ifade etmektedir (Akt. Ryan, 1999). Bütünbu kendinden uzaklaşma çabalarına neden olan, sadece başarılı olma korkusu değildir. Akranlar tarafından farklı olarak algılanmak korkusudur. Reis’e (2002) göre, özellikle karşı cins tarafından beğenilmeme ve kadınsı olarak görülmeme endişesi, üstün yetenekli kızların yeteneklerini örtbas edip, toplumun uygun göreceğini düşündükleri kadın rolüne girmelerine neden olur.
  • Silverman (n.d.), bazı üstün yetenekli erkek çocukların, kendi gelişim düzeylerinde olmayan kavrayamamış akranlarının oyunlardaki kuralları takip edememeleri, onları çok siniçocuklarla iletişim kurmada zorluk çektiğini iddia etmektedir. Üstün yetenekli erkek çocuklar, normal akranlarının oyunlarını aptalca ya da çocukça bulabilirler. Kuralların önemini henüz rlendirir. Kendi oyunları son derece düzenli ve planlıdır. Diğer çocuklar üstün yeteneklilerin oyunlarına uyum sağlayamayabilir ya da onlarla dalga geçerler ve onları dışlarlar. Bu durumda üstün yetenekli erkek çocuklar kendilerinde bir sorun olduğunu düşünebilirler.
  • Eğer içlerinde bulundukları arkadaş grubu akademik başarıya sahip olmaya değer vermiyorsa hatta küçük düşürücü buluyorsa, o zaman üstün yetenekli erkekler yeteneklerini saklayabilirler. Derslerine çalışmak yerine arkadaşları arasındaki imajını korumayı önemsediklerinden başarıları düşebilir. Bu durum onların kendi bilişsel ihtiyaçlarıyla çelişebilir.

Aktiviteler

Mutluluk En Doğal Hakkım:

Duygusal sıkıntıları olan çocuklarımız, çabalarının sonuçlarından ve kendilerine geri dönüş şekillerinden keyif almadıklarını belirtmektedir. Özellikle de kızlar genelde, olumlu yanlarının farkında olmadıkları ve her şeyi toplumsal kabul için yaptıkları için, bir işten keyif alma, keyif alınacak durumları keşfetme ve deneyimlemeden mahrum kalırlar. Bunu onlara sağlamak adına aşağıdaki etkinlik yapılır.

Çocuğumuzdan/öğrencimizden o gün/o hafta gerçekten çabaladıkları ve bu çabalarında dolayı mutlu olmayı hak ettikleri şeyleri düşünmeleri istenir. Daha sonra bir işi başarmaktan neden ve nasıl keyif alınacağı tartışılır. Çocuğumuza/Öğrencilere başarıyı ve mutluluğu hak ettiklerini düşünmelerinin ve bu konuyu konuşmalarının neler hissettirdiği sorulur. Eski düşünme stilinden farklı neler geliştiği tartışılır ve son olarak bu etkinlikten önceki ruh haline geri dönmek isteyip istemeyecekleri sorulur?

Hebert’e (n.d.) göre üstün yetenekli çocukların cinsiyetlerinden kaynaklanan sorunlarına yardımcı olmanın en çok tavsiye edilen yollarından birisi de gençlik yıllarında benzer sorunlar yaşamış olan başarılı erkeklerin ya da kadınların biyografilerini okumaktır. Başarısı toplum tarafından kabul edilmiş üstün yetenekli bir erkek/kadın sınıfa da çağırılabilir. Ve hep beraber yaşanılan ortak sorunlar ve bunlarla nasıl baş edilebileceği tartışılır.

Sosyal Uyum

  • Toplumdaki insanlar üstün yeteneklilerin her şeyi bildiklerine, her şeyi başarabileceklerine ve hata yapmayacaklarına da inanırlar. Webb, Meckstroth ve Tolan’a (1994) göre, diğer insanlar tarafından bilgisayar ya da beyin olarak algılandıklarının farkında olan üstün yeteneklilerin bir kısmı, başkalarının yüksek ve gerçekçi olmayan beklenti düzeylerini gereğinden fazla önemserler. Çünkü kabul edilmek için insanları mutlu etmeleri gerektiğine inanırlar. Bir kısım üstün yetenekli ise bu beklentileri karşılayamayacağını düşünüp kendini toplumdan tamamen çekebilir. Sosyal ilişkilerdeki bu aksaklıklar, üstün yeteneklilerin yalnızlık ve dışlanmışlık duyguları nedeniyle depresyona girmelerine neden olabilir.
  • Hassasiyet özelliğinin iki boyutu, çok olumlu ve yapıcı olmasına ek olarak çok da yorucudur. Örneğin çok empatik olan bu çocuklar ebeveynleri öfkeli olduğunda bunu kendi öfkeleriymiş gibi derinden hissederler. Hatta çoğu zaman bu öfkenin kendilerine ait olduğunu sanarlar. Ama neden kaynaklandığını bilemedikleri için kafaları karışır. Bu özelliğe sahip üstün yetenekli çocuklar üzgün ve acı çeken insanları mutlu etmeyi kendilerine iş edinirler. Eğer bunu başaramazlarsa çok üzülürler ve kendilerini suçlarlar. Kendini başkalarının hislerinden ve mutluluğundan sorumlu görmek kaldırması zor bir yüktür. Sonunda bazıları insanlara karşı hep iyi olmaya çalışarak ya da onlardan kaçarak çektikleri acılara son vermeye çalışırlar. Bu da toplumdan kopmayı ve soyutlanmayı getirir.
  • Üstün yetenekli öğrencilerin sosyal ilişkilerde yaşadıkları sorunların bir diğer kaynağı da iletişim sırasında verilen mesajları algılama konusunda çok hassas olmalarıdır. Bu hassasiyet özellikle sosyal ilişkilerde yeterli tecrübeye sahip olmayan üstün yetenekli çocukların, mesajları yanlış yorumlamalarına da neden olabilir.

Aktiviteler

Kim -Kime –Neden ?:

Bu etkinlikte kimin, kime karşı, ne ve nasıl hissettiğini açıklığa kavuşturmaya çalışılır.

Örnek: Annesinin son zamanlarda fazla gergin olduğundan şikâyetçi bir öğrenci var. Çocuk annesinin bu olumsuz tutumunun farkında ama o aralar içinde hissettiği öfkenin ve mutsuzluğun asıl nedeninin bu olduğunun farkında değil. Bunun kendiyle ilgili olduğunu ya da ailesine yaptığı yanlış bir hareket yüzünden bunu hak ettiğini düşünüyor. Dramada öncelikle çocuğun annesiyle yaşadığı problem canlandırılır. Daha sonra çocuğun kendisiyle iç muhasebesi yansıtılır (bir arkadaşıyla konuşuyormuş gibi ya da yazdığı bir yerden okuyormuş gibi ya da monolog yapıyormuş gibi canlandırılabilir). Çocuk kendi kendine çok mutsuz/sıkkın/öfkeli vs. hissettiğini söyler. O gün gerçekten böyle hissetmesine neden olabilecek bir olay olup olmadığını düşünür. Daha önceki günlerde etkilenmiş olabileceği bir olay olup olmadığını tartışır. Sonra bu hissini ve nedenini anlama çalışmalarını ailesiyle paylaşmaya karar verir. Aile üyelerine kendilerini nasıl hissettiklerini sorar. Kendi hissini onlarla paylaşır. Hatta bir araya gelip bu duygunun neden/kimden/kime karşı kaynaklanmış olabileceği tartışılır. Aile bireyleri ve çocuk, bu durumla ilgili yorumlar yaparlar. Daha sonra çocuk o günkü hissini ve ailesiyle beraber verilen kararları/yapılan yorumları günlüğüne yazar (burada kullanılacak ifadelerin olumlu ve duyguları tam ve doğru bir şekilde ifade etmesi önemli olduğu için, ön etkinlikte bu ifadeler öğretmen ya da danışman tarafından son derece dikkatli bir şekilde yazılmalıdır).

Oyun bittikten sonra sorun yaşayan öğrenci günlük tutmaya devam eder. Ve benzer hisler hissettiği durumları belirlemek için günlüğünü belli aralıklarla okur. Bu sayede kendi hissinin nerden kaynaklanmış olabileceğini ve bu hissin kaynağı hakkında nasıl yanılmış olabileceğini kendi fark etmiş ve içselleştirmiş olur.

Günlüğe yazılandan bir örnek olarak şu ifade verilebilir:

Son zamanlarda içim çok sıkılıyordu, hiç bir şey yapmak istemiyordum. Önceleri içimdeki sıkıntının kendimden kaynaklandığını düşünüyordum. Bu duygumla tek başıma baş edemediğimi fark ettiğimde ailemden yardım istedim. Onlarla oturup konuştum, hislerimi paylaştım, bu hislerin nedenlerini tartıştık. Ailemle yaptığım konuşma sırasında bu hislerimin annemin son günlerdeki tutumundan kaynaklanmış olabileceğine karar verdik. Annem bu aralar genelde üzgün ve sinirli. Onun bu hali beni de etkiliyor. Düşüncelerimi ve hislerimi paylaşmak, daha önce fark etmediğim bu gerçeği görmemi sağladı. Annemin bu mutsuz haline direkt bir yardımım olamayabilir ama ….

Bu noktadan sonra sınıfça, çocuğun takınması gereken tutum ve tavırları tartışılır. Gerçekten üzgün olan birisini mutlu etmek için çabalamak zorunda mıyız? O kişiyi mutsuz edememek bizim bir eksikliğimiz mi? Burada çocukların başkalarının mutluluğundan ya da mutsuzluğundan sorumlu olmadıkları, bunların o kişilerin tercihi olduğu tartışılır.

Sevdiğimiz insanlara güzel davranmanın olumlu bir özellik olduğu ama her güzel davranışımızın her zaman herkesi aynı ölçüde mutlu edemeyeceği gerçeği gösterilmeye çalışılır.

Ben Aslında…

  • Bu etkinlikte amaç, başkalarının davranışlarına karşı aşırı duyarlı olan üstün yeteneklilerin tecrübesizliklerinden dolayı, iletişimde verilen mesajları yanlış anlamalarına mâni olmaktır. Bu da öğrencileri iletişimde yaşanabilecek anlaşmazlıkları ve mesajların farklı etkenlere ve özelliklere göre farklı algılanabileceğini göstererek yapılmaya çalışılır. Öğrenciler gruplara ayrılır. Her grup bir duygu/düşünce seçer. Grupça bu duyguyu/düşünceyi ifade etmek/yansıtmak için beden dilini nasıl
  • kullanabileceklerini tasarlarlar. Yani hangi hareketlerle bu duyguyu/düşünceyi ifade edebileceklerini planlarlar. Aralarından seçtikleri bir kişi de planlananları uygular. Karşı gruptakiler arkadaşlarının hareketlerinden bu duygunun/düşüncenin ne olduğunu tahmin etmeye çalışırlar. Böyle bir duygu ya da düşünce hissettiklerinde karşı tarafa nasıl davranacaklarını da söylerler. Burada yapılan davranışın
  • nedenini, pek çok öğrenci birbirinden farklı yorumlayacaktır. Dolayısıyla verilen tepkiler de farklı olacaktır. Sınıfça bu duygu/düşünce ile hareket eden bir kişinin farklı insanlar tarafından ne kadar farklı algılandığı üzerinde konuşulur. Algıdaki bu farklılığın nedenleri tartışılır (kültür, yaş, aile, o anki ruh hali, kişilik özellikleri vs.). verilecek tepkilerin doğruluğu tartışılır. Bir hareketin/bakışın/sözün neden kaynaklandığını bilmeden, tam olarak anlamadan sivri tepkiler vermek ne kadar doğrudur? Bunun yerine ne tercih edilmelidir? Verilen tepkilerin yol açabileceği sonuçlar nelerdir? Daha sonra dramayı yapan grup, ifade etmeye çalıştıkları duyguyu/düşünceyi açıklarlar ve bunun üzerine yukarıdaki konular, verilen tepkilerin doğruluğu, insanların ne kadar farklı dilleri konuşabileceği yeniden tartışılır.
  • Bu tip yanlış anlamaların sadece basit hareket ya da sözlerden kaynaklanamayacağı konuşulur. Bazen yapılan davranışların altındaki nedenleri de çok yanlış değerlendirebileceğimiz üzerine tartışılır. Bu konuyla ilgili örnek olaylar verilir:
  • Uzun süredir seni aramayan arkadaşların aradılar ve seni yemeğe davet ettiler.
  • Arkadaşını oyuna davet ettin ama gelmedi.
  • Oyun sırasında çok samimi bir arkadaşın seni eş olarak seçmedi.
  • Bir arkadaşın çok defa uyarmış olmana rağmen sırana basmaya devam ediyor.
  • Bu durumlarda bizim algımız ve karşı tarafın gerçekten ne yapmak istemiş olabileceği tartışılır. Yanlış algılamalarla nasıl baş edilebileceği konuşulur. Ellis’in Rasyonel Emotif Terapi yöntemi öğretilebilir. İnsanların sahip olduğu aksak düşüncelerden ve bu düşüncelerle baş etme yöntemleri üzerine konuşulabilir.

Duygusal İfadeler…

Çocuklarımızın bazen kendi güçlü ve hassas hislerinin karşılarındaki kişiler tarafından hissedilmediğini anlamaları zor olabilir.

  • Her gün ya da hafta boyunca (bu sınıfça/ailecek karar verilir) çocuklar birbirlerini gözlemlerler. Herkes birbirinde fark ettiği hisleri not alır. Toplantı günü geldiğinde herkes üzerinde gözlemlediği kişinin ismi yazan bir kâğıda;
  • Sen bugün çok…… (üzgündün, kızgındın, sevinçliydin, bezgindin, dalgındın vs)
  • Yazar. Ama bunu direkt onun eline vermez. Bunlar bir çanakta toplanır. Daha sonra herkese hakkında yazılan kâğıt teslim edilir. Gönüllü öğrenciler kendilerinde fark edilen bu hislerin doğru olup olmadığını söyler. Doğruysa bunun fark edilmesinin ona ne hissettirdiği ve bu hisse sebep olan olaylar konuşulur. Doğru değilse, aslında ne hissedildiği ve yanlış anlaşılmaya sebep verebilecek etkenler konuşulur. En sonunda herkes kendisiyle ilgili farkındalık geliştiren arkadaşına, bu hassasiyetinden dolayı özgün bir teşekkür notu yazar. Bunlar da kâseye konur. Ve herkes hakkında gözlem yaptığı arkadaşının teşekkür notunu alır ve saklar.

Kokteyl Partisi…

  • Bu etkinlikte amaç, bireyin kendisini tanımasını sağlamaktır.
  • Başkalarının senin hakkında düşünmesinden hoşlanacağın en önemli şey nedir? Bu özelliğini yansıtacak bir cümle düşün (Örneğin, “Anlayışlılık” özelliği için, “Bana derdini anlat” cümlesi). Odada dolaş ve bu cümleyi, odadaki herkese bir kere söyletene kadar tekrarla. Herkes konuşsun kimse dinlemesin. Grup yöneticisi “donun” dediğinde herkes sussun. Sonra tam tersi bir ifade söylenmeye başlansın (örn. Git başımdan, beni rahatsız etme). Bu çalışmadan sonra ne hissettin? Birinci ifade mi yoksa ikincisi mi daha çok etkiliydi? Hangisi gerçek sendin (Akt. Silverman, 1994; Johnson, 1977)?

Küçük Düşürücü Laflar…

  • Başkalarına karşı aşırı mükemmeliyetçi olmalarından ve küçük görmelerinden kaynaklı eleştirel yaklaşımlarını törpülemek amaçlanmaktadır. İkinci olarak da alaya ve küçük düşürücü laflara maruz kalan çocuklarımızın yaşayabileceği sorunlar konusunda arkadaşlarının hassasiyetlerini arttırmaktır.
  • Belirlediğin bir günde duyduğun bütün küçük düşürücü lafları listele. Başka bir gün de duyduğun bütün iltifatları listele. Hangi listen daha uzun? Küçük düşürücü lafları temizlemek için kişisel bir kampanya başlat. Arkadaşlarınla, her küçük düşürücü lafa bir ceza ödeneceğine dair bir anlaşma yap.
  • Başkalarınınki kadar kendi kullandığın küçük düşürücü laflara da dikkat et. kendi grubundaki bilinç düzeyini arttır, bunun diğer gruplara da yayılıp yayılmadığına bak. Daha az küçük düşürücü laf duyduğunda ya da kullandığında ne hissediyorsun?

Hayır Diyebilme…

  • Bu etkinlikte bireylerin sosyal ilişkilerde başkalarından beklentilerine cevap alabilme ya da başkalarının beklentilerine cevap verme konularında yaşadıkları sorunları ifade etmek ve irdelemektir.
  • Kendine bir eş seç. Eşinden tamamen mantıksız bir şey yapmasını iste. Sen sormaya devam ettikçe eşin itiraz etsin. Birkaç dakika sonra, rolleri değişin. Eşin sana mantıksız bir şey yapmanı söylesin sense ısrarla reddet. Sonra eşin, mantıklı bir şey yapmasını istediğinde seni reddetsin. Sonra yine rolleri değişin. Hayır demek size nasıl hissettirdi? Mantıklı yoksa mantıksız isteğe mi hayır demek daha kolaydı?

Alaya Alınma –Yalnız Değiliz…

  • Bu etkinlik aracılığıyla, yumurta kafa, beyin, dahi şey, akıllı bıdık, kitap kurdu gibi isimler takılarak alaya alındığı için kendilerini toplumdan dışlanmış hisseden çocuklara yalnız olmadıkları hissettirilir
  • Öncelikle öğrencilerle maruz aldıkları alaylar, alay edilen özellikleri konularında beyin fırtınası yapılır. Daha sonra başka insanların alaya alınabileceği konularla ilgili de bir beyin fırtınası yapılır (kızıl, şişman, kısa, büyük burun, geç anlayan vs). Buradan da kendi durumlarının farklı olmanın tek yolu olmadığı fikrine varılır. Başka insanların da farklı oldukları ve bu farklılıkları yüzünden alaya alındıkları özellikleri vardır.

Daha sonra çocuğumuzun farklılığını ifade ettiği aşağıdaki şiir okunur:

Eriyen Kardan Adam

  • Ben bir kardan adamım,
  • Tüm çocuklar benle oynar,
  • Beni kıskanırlar,
  • Bana kendimi kötü hissettirmeye çalışırlar,
  • Aslında başarıyorlar…
  • Onlar çok ben tekim!
  • Hakkımda yaptıkları şakalın sıcaklığından etkilenirim;
  • ERİRİM!!!
  • Çocuklardan da duygularını ifade eden bir şiir yazmaları istenir.

Mehpare KINIK USTOMAR

Hakkında ustun

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*