Ebeveynler çocukları özgür bıraktıklarında, özgüveni olan, empatik ve sorumluluk sahibi çocuklar yetiştirdiklerini düşünürler. Ne kadar az kısıtlanırsa o kadar özgür düşünceler oluşacağı ve buna bağlı olarak da mutlu olacağına inanırlar. Aslında tam tersi kuralları olmayan evde kuralları olmayan çocuklar ve bu sayede de düzensiz yaşam biçimleri ve kontrol altına alınması gerekmeyen davranışlar ortaya çıkar. 4-5 yaşına kadar bu durumun rahatsız edici olduğu fark edilmez. Ancak okul öncesi ve sonra birinci sınıfa başlayan çocuğun, masa başında oturmakta, başladığı işi bitirmekte ve yaşından yapması beklenen davranışları yapmadığı fark edilir. Arkadaşları ile oyun oynamakta bile sorun yaşamaya başlar. Evde öğrendiği özgürce davranış sınırlar olmadan hareket etme alışkanlığı sosyal ortamı olan okul sınıf ve teneffüs saatinde bahçe de bile sürer. Aynı ebeveynlerinin kendisine yaptığı gibi arkadaşlarının da kural koymadan ve düzene gerek kalmadan kendisi ile oynamasını bekler.
İşin aslı şöyle ki, aile içinde olumsuz sonuç vereceğinden bihaber uygulanmış bu kurasızlık beklenenin tam tersi, sosyal çevreye uyumsuzluk, sorumluluklarını yerine getirmeme, başladığı işi bitirmek zorunda olmamak gibi bir kişilik oluşumunu desteklemiş olurlar. Benmerkezci bir kişilik oluşmuştur. Artık kimsenin söylediğini yapmak zorunda olmadığına inanmıştır.
Kurallar, çocuğun hayatı boyunca okul, iş ve evlilikte kendisine lazım olacak olan, empati, fedakarlık, sabretme, her davranışın sonuçlarına katlanmak gibi kazanımlar sağlar. Bunlar aile de kazanılan, yaş ilerledikçe değişmesi zor ve sancılı öğrenmelerle değişebilen sonuçlar doğurur.
Çocuklar sınırları zorlamayı sever ve sonuna kadar dener. Ebeveynlerin tutarlı davranışları çocukların kendi sınırlarını belirler. Tutarsızlık ise çocukta ebeveyne karşı güvensizlik doğurur, ne yapacaklarını bilemeyen çocuklar ikilemde kalır ve uzun vadede sosyal ve duygusal problemler yaşamalarına yol açabilir.
Kurallar nasıl konur?
Çocuğunuzun gelişim dönemine bağlı olarak belirlenir. Örneğin, çocuk ilkokul çağındaysa her gün ne kadar süre ile TV seyredeceği belirlenir. Ergen bir çocuğunuz varsa kararları ortak almalı, ortak paydada birleşmelisiniz. Yaş değiştikçe kuralların içerikleri de değişecektir. Evde kardeşler varsa, her çocuk kendi sınırlarını bilmeli diğer kardeş ile yarış içine girmesine fırsat verilmemelidir.
- Kurallar anlaşılır ve net olmalıdır. Çocuk kendisinden ne istendiğini anlarsa ve kuralı hayatına katabilir. Az sayıda kural ile başlamak ve bu kuralları uygulamaya alıştığı zaman diğerleri eklenmeli. Çok fazla kural koyduğunuz da kendisini baskı altında ve baş edemeyeceği bir sürü yükümlülük altında hisseder. En önemli olduğunu düşündükleriniz ile başlayın.
- Kuralların uygulanmasında tutarlılık önemlidir. Kurallar ebeveynin o anki duygu durumuna göre bazen uygulanıyor bazen uygulanmıyorsa, çocuk için kafa karıştırıcı olur Aynı zamanda kurala uyulmadığında çocuk ne olacağını da bilmelidir. Farklı farklı uygulamalar, verilen sözlerin tutulmaması ebeveynin yetkinliğine zarar verir ve güveni sarsar.
- Kurallar konusunda öncelikle ebeveynler model olmalıdır. Doğal olarak uygulanan kurallar daha çabuk içselleştirilerek hayata geçirilir. Çocuklar kulaklarıyla duyarak değil gözleriyle gözlemleyerek öğrenirler.
- Kuralları anne ve babanın birlikte karar vermeli ve tutarlı olmalı. Bazı kurallar çocukla beraber de alınabilir. Güçlü taraf olan yetişkinin kafasına göre kural koyması ve sürekli çocuktan bu kurallara itaat etmesinin istenmesi çocuğu pasifize eder ve itaat eden yapı oluşmasına neden olur. O zaman dışarıdan gelecek tehlikelere ve baskılara açık olacaktır. Sosyal hayatında sürekli yönetilen konumunda olacak insiyatif kullanmaya açık olmayacaktır. Kurallar inandırıcı, mantıklı ve geçerli bir nedeni olmalı ve nedeni çocukla paylaşılmalı. Bu bir hafta sonu aile paylaşım toplantısında dile getirilebilir. Her bireye söz hakkı tanınarak düşüncelerini beyan etmesi kuralın benimsenmesi adına önem taşır.
- Çocuklara kuralları uyguladıkça sözle pekiştirerek, geri bildirim verilmeli yaptığının farkında olunduğunun ve onay aldığını bilmeli.
- Kurallar bir tabu olarak algılanmamalı, işe yaramayan ve gelişimi desteklemeyen kurallar derhal yenisiyle değiştirilmeli veya tamamen kaldırılmalıdır. Sonuçta kurallar çocuk gelişimi için bir araçtırlar ve amaç haline getirilmemelidirler.
- Küçük yaş çocuklar için kuralları somutlaştırmak yardımcı olur. Hatırlatıcı resim veya temsili başka görseller kullanarak kuralların hem göz önünde olmasını hem de hatırlamasını sağlayabilirsiniz. Ergen yaş grubu ile yazılı olarak anlaşma yapılabilir.
- Ebeveyn kurallarla ilgili olarak hayır diyebilmeli ve bunu doğru ses tonu ve mimikle yapmayı öğrenmeli. Çocuğun göz hizasına inilerek, söylenilmek istenenin kararlı ve sakin bir şekilde, uygun bir dille ve kısa olarak çocuğa söylenmesi uygundur. Net olmak; bağırıp çağırmak, öfkeyle söylemek, yüksek sesle veya sert bir şekilde söylemek, söylenmek demek değildir.
- Kural koyarken çocuğun korkutulmamasına özen gösterilmelidir. “Kolluk takmazsan boğulursun.” gibi bir cümle çocuğu korkutur. Onun yerine “Kolluklar senin su yüzeyinde daha kolay bir şekilde kalıp hareket edebilmen için sana yardımcı olur.” gibi daha açıklayıcı cümleler, tercih edilmelidir.
- Kurallar çiğnendiği takdirde, sonuçları olmalıdır. Kural çiğnendiği zaman çocuğunuzu bir kere uyarın, eğer kuralı çiğnemeye devam ediyorsa, bu davranışına karşılık bir sonuçla karşılaşsın.
- Kuralları ve sonuçlarını uygulamakta tutarlı olmalısınız yoksa kurallar çok kolay bir şekilde çiğnenebilir. Kurallar ve sonuçlarını uygularsanız çocuk bir süre sonra koyduğunuz bu kuralları içselleştirir, dışarda veya başkasının evinde de aynı kuralları devam ettirir.
- Kurallar çiğnendiğinde, çocuğun davranışı ile kişiliğini birleştirmemek de çok önemlidir. “Sen yaramazsın.” “Sen kötü bir çocuksun.” gibi cümleler çocuğun özgüvenine zarar verir, bunun yerine davranış üzerinden gidilerek: “Bu yaptığın davranışı uygun bulmuyorum, lütfen bir daha tekrarlama.” gibi cümlelerle çocuğun kendisinin değil, davranışının doğru olmadığını belirtmiş olursunuz. Böylece çocuğun öz benliği zedelenmez. “Böyle yaparsan küserim.” gibi cümleler de kullanılmamalıdır, çünkü çocuk bu durumda yanlış bir şey yaptığı takdirde sevdiği kişiyi kaybedeceğini düşünür, bu da çocukta büyük bir psikolojik baskı yaratır.
Psikolojik Danışman Özgür Yurttutan